воскресенье, 23 февраля 2014 г.

Âşıkların İmamı

Âşıkların imamı, hem Betul’ün oğludur
Hem Resul bahçesinden, hürriyet servi odur

Allah Allah, besmele başında “ba”dır baba
“Büyük kurban”dır oğlu, o kurbana can feda

Milletler üstününün şehzade oğlu için
Ne de güzel deveydi sırtı o son Elçi’nin


Aşkın yüzü kızıldır onun kutlu kanından
Bu dize de güzeldir o mana ummanından

Resul’ün ümmetinde yeri hep ol Cenab’ın
Sanki “Kul Hüvallah”tır içinde hak Kitab’ın

Hayat boyunca iki güç hep var olmuş kesin
Bir Firavun bir Musa, bir Yezit bir Hüseyin

Daim zinde kalacak, Hüseyn ile hak yolu
Batıl zeval damgası yiyen ölüdür ölü

Hilafetin Kur’an’dan bağı koptuğu zaman
Hürriyet kadehine zehir ekildi o an

En hayırlı ümmetin en hayırlı cilvesi
Yağmur yüklü bir bulut gibi zulme kükredi

Geldi Kerbela’ya o, yağdı, yağdı ve gitti
Harabeler üstüne nice laleler dikti

Zorbalığın kökünü mahşere dek kuruttu
Dalga dalga kanıyla gülistanlar yarattı

Hakkı korumak için toza, kana bulandı
Böylece tevhid evi o canana dayandı

Hedefinde saltanat onun olsaydı eğer
Onca çoluk çocukla, hiç eder miydi sefer

Düşmanının sayısı, çölün kumları kadar
Dostların sayısı kaç? Demeye ne gerek var!

Evet, oydu İbrahim ve İsmail’in sırrı
Yani onlar özetti, Hüseyin’se tefsiri

Azmi ve iradesi, sağlamdı dağlar kadar
Kıvrak, şuca, muzaffer, hak yolunda payidar

Dinin izzeti için kılıcını salladı
Dini korumak gibi bir tek hedefi vardı

Kul olmaz ki Allah’tan başkasına Müslüman
Firavunlar önünde eğilmez hiç bir zaman

Bu sırları Hüseyin kanıyla tefsir etti
Uyandırdı gafletler içindeki milleti

“La” kılıcını çekti, sahrayı Kerbela’da
Batıla kan kusturdu, daima bu dünyada

O, “İllallah” nakşını kızgın sahraya yazdı
Kurtuluş unvanını kalb-i şeydaya yazdı

Rumuz-i Kur’an’a biz, Hüseyni gözle baktık
Ateş-i suzanından, nice meşale yaktık

Şam’ın ihtişamı ve Bağdad’ın namı gitti
Gırnata’nın namağlup unvanı artık bitti

Mızrabıyla titriyor hala gönül telimiz
İmanımız diridir tekbirleriyle henüz

Ey saba, et merhamet âşıklar gurbetine
Gözyaşlarımızı al, götür pak türbetine
Muhammed İkbal Lahorî
Tercüme: Musa Aydın
Beğendiyseniz paylaşın lütfen

Комментариев нет:

Отправить комментарий