Âşıkların imamı, hem Betul’ün oğludur
Hem Resul bahçesinden, hürriyet servi odur
Hem Resul bahçesinden, hürriyet servi odur
Allah Allah, besmele başında “ba”dır baba
“Büyük kurban”dır oğlu, o kurbana can feda
“Büyük kurban”dır oğlu, o kurbana can feda
Milletler üstününün şehzade oğlu için
Ne de güzel deveydi sırtı o son Elçi’nin
Ne de güzel deveydi sırtı o son Elçi’nin
Aşkın yüzü kızıldır onun kutlu kanından
Bu dize de güzeldir o mana ummanından
Bu dize de güzeldir o mana ummanından
Resul’ün ümmetinde yeri hep ol Cenab’ın
Sanki “Kul Hüvallah”tır içinde hak Kitab’ın
Sanki “Kul Hüvallah”tır içinde hak Kitab’ın
Hayat boyunca iki güç hep var olmuş kesin
Bir Firavun bir Musa, bir Yezit bir Hüseyin
Bir Firavun bir Musa, bir Yezit bir Hüseyin
Daim zinde kalacak, Hüseyn ile hak yolu
Batıl zeval damgası yiyen ölüdür ölü
Batıl zeval damgası yiyen ölüdür ölü
Hilafetin Kur’an’dan bağı koptuğu zaman
Hürriyet kadehine zehir ekildi o an
Hürriyet kadehine zehir ekildi o an
En hayırlı ümmetin en hayırlı cilvesi
Yağmur yüklü bir bulut gibi zulme kükredi
Yağmur yüklü bir bulut gibi zulme kükredi
Geldi Kerbela’ya o, yağdı, yağdı ve gitti
Harabeler üstüne nice laleler dikti
Harabeler üstüne nice laleler dikti
Zorbalığın kökünü mahşere dek kuruttu
Dalga dalga kanıyla gülistanlar yarattı
Dalga dalga kanıyla gülistanlar yarattı
Hedefinde saltanat onun olsaydı eğer
Onca çoluk çocukla, hiç eder miydi sefer
Onca çoluk çocukla, hiç eder miydi sefer
Düşmanının sayısı, çölün kumları kadar
Dostların sayısı kaç? Demeye ne gerek var!
Dostların sayısı kaç? Demeye ne gerek var!
Evet, oydu İbrahim ve İsmail’in sırrı
Yani onlar özetti, Hüseyin’se tefsiri
Yani onlar özetti, Hüseyin’se tefsiri
Azmi ve iradesi, sağlamdı dağlar kadar
Kıvrak, şuca, muzaffer, hak yolunda payidar
Kıvrak, şuca, muzaffer, hak yolunda payidar
Dinin izzeti için kılıcını salladı
Dini korumak gibi bir tek hedefi vardı
Dini korumak gibi bir tek hedefi vardı
Kul olmaz ki Allah’tan başkasına Müslüman
Firavunlar önünde eğilmez hiç bir zaman
Firavunlar önünde eğilmez hiç bir zaman
Bu sırları Hüseyin kanıyla tefsir etti
Uyandırdı gafletler içindeki milleti
Uyandırdı gafletler içindeki milleti
“La” kılıcını çekti, sahrayı Kerbela’da
Batıla kan kusturdu, daima bu dünyada
Batıla kan kusturdu, daima bu dünyada
O, “İllallah” nakşını kızgın sahraya yazdı
Kurtuluş unvanını kalb-i şeydaya yazdı
Kurtuluş unvanını kalb-i şeydaya yazdı
Şam’ın ihtişamı ve Bağdad’ın namı gitti
Gırnata’nın namağlup unvanı artık bitti
Gırnata’nın namağlup unvanı artık bitti
Mızrabıyla titriyor hala gönül telimiz
İmanımız diridir tekbirleriyle henüz
İmanımız diridir tekbirleriyle henüz
Ey saba, et merhamet âşıklar gurbetine
Gözyaşlarımızı al, götür pak türbetine
Gözyaşlarımızı al, götür pak türbetine
Muhammed İkbal Lahorî
Tercüme: Musa Aydın
Комментариев нет:
Отправить комментарий